BM, doğurganlık oranlarının düşmesiyle insan nüfusunun zirve yapacağını öngörüyor.

Bu yazının yazıldığı sırada, Dünya üzerinde tahmini olarak 8.123.518.311 yaşayan insan vardı - kabaca şimdiye kadar olanların en fazlası. Ancak doğurganlık ve doğum oranları serbest düşüşe devam ederken, insanlığın sayısal zirvesi hızla yaklaşıyor.

BM Nüfus Bölümü'nün Dünya Nüfus Beklentileri 2024 raporundan bazı rakamları derledik - bu rapor tarihsel nüfus tahminlerini incelemekte ve mevcut bilgilere dayanarak ileriye dönük bir dizi projeksiyon sunmaktadır.

Aşağıdaki görselde de görebileceğiniz gibi, tüm büyük kıtalarda doğum oranları 1960'lardan bu yana keskin bir şekilde düşmektedir.

Araştırmacılar, katkıda bulunan faktörler olarak aşağıdakilere işaret etmektedir:

Doğum kontrol yöntemlerine ve kürtaja erişim
Daha yüksek düzeyde kadın eğitimi
Değişen sosyal yapılar ve dini inançlar
Ekonomik refah ve artan yaşam tarzı seçenekleri
Kentleşme
Çocuk yetiştirmenin yüksek maliyeti
Her iki durumda da, ABD, İngiltere, Almanya, Çin ve Hindistan dahil olmak üzere pek çok zengin ülkede doğurganlık oranları halihazırda ikame seviyelerinin oldukça altına düşmüştür - burada en yüksek (Nijer, kadın başına 6.06 canlı doğum) ve en düşük (Güney Kore, kadın başına 0.72 canlı doğum) mevcut doğum oranlarına sahip ülkelerle birlikte gösterilmiştir. Bir kıta olarak Afrika, bu arada, küresel doğum oranı ve doğurganlık tablolarına hakimdir.

Peki önümüzdeki on yıllar neye benziyor? Küresel ölçekte BM, Dünya'nın 8,1 milyarlık mevcut nüfusunun birkaç on yıl daha artmaya devam edeceğini ve 2084 yılı civarında yaklaşık 10,29 milyar kişilik bir zirve nüfusa ulaşacağını tahmin ediyor.

Sonuç olarak nüfus bir bütün olarak çok daha yaşlı görünecektir; aşağıdaki diyagrama eskiden “nüfus piramidi” derdik ve 1990'lara kadar bu kesinlikle doğruydu. Ancak 2100 yılına doğru ilerledikçe, daha çok bir nüfus bolusu gibi görünmeye başlıyor.

Pek çok alanda muazzam bir teknolojik değişim çağında yaşadığımız göz önüne alındığında, bu tahminlerin ne kadar doğru olabileceğini bilmek zor. Tıp bilimi ve yaşlanma karşıtı teknoloji, (varlıklı) insan yaşamının hem ömrünü hem de sağlık süresini uzatmayı vaat ediyor. Bin yaşındaki ilk insanın çoktan doğduğuna ve bir tür olarak önümüzdeki on yıllarda ölümün kendisini geride bırakabileceğimize inanan pek çok kişi var.

Yapay zeka, insansılar ve diğer akıllı robot projeleri, insanüstü zeka ve kendi kendini optimize eden sistemlerle birlikte neredeyse sınırsız ucuz işgücü vaat ediyor; Elon Musk gibi kişilere göre ekonomi, nüfus ve işgücü azalsa bile büyümeye devam edebilir. Akıllı robotlar, etrafta bu işi yapacak yeterli sayıda genç olmadığında yaşlı ve güçsüzlere bakacak ve geri kalanımız da boş bir hayat sürebilecek.

Bu daha fazla bebek anlamına gelebilir; öte yandan, yakında bu akıllı robotlarla da seks yapabileceğiz ve onlar insanoğlunun şimdiye kadar gördüğü en ikna edici, özenli, duyarlı ve uyumlu partnerler olmayı vaat ediyorlar, üstelik hamilelik şansı da sıfır.

Tüm bu teknolojik cepheler ve diğerleri hızla ilerliyor, bu nedenle gelecek tahminleri muhtemelen hiçbir zaman bugün olduğundan daha az güvenilir olmamıştı. Ancak bir adım geri çekilip türümüzün büyüklüğünü ve yayılışını küresel bir perspektiften görmek kesinlikle ilginç.